if cümleleri
"If" bağlacı İngilizce "eğer" anlamına gelir. Tıpkı Türkçede olduğu gibi koşul belirten yan cümlenin başında bulunur. "As if" ise tam Türkçe karşılığı ile "sanki" anlamına gelir. "Even if" de "bile", "hâttâ" anlamlarına gelir.
Aşağıda konu ile ilgili yapılmış cümleler bulacaksınız:
If I drink a lot of coffee, I can't sleep comfortably at night. --> Eğer çok kahve içersem, geceleri rahat uyuyamıyorum.
If it snows, we will stay at home. --> Eğer kar yağarsa, evde kalırız.
If you can not solve the problems, then ask to your teacher! --> Eğer problemleri çözemediysen, öyleyse öğretmene sor!
Don't wait for me, if I am late this evening. --> Eğer bu akşam geç kalırsam, beni bekleme.
I sometimes eat fast food, if I get hungry very much. --> Eğer çok acıkırsam, bazen hazır yemek yerim.
If the picture is a work of famous painter, we can sell it. --> Eğer resim ünlü bir ressamın yapıtı ise, onu satarız.
If anyone go to west or east directly, then he goes back around the world and comes to the starting point. --> Eğer birisi doğruca batıya ya da doğuya giderse, o halde bütün dünyayı dolaşır ve başlangıç noktasına geri döner.
If you do not want to see her, do not came to party! -->Eğer onu (kızı) görmek istemiyorsan, partiye gelme!
If Ali and Pelin come tomorrow, we will together go to a picnic. --> Eğer Ali ve Pelin yarın gelirlerse, birlikte pikniğe gideceğiz.
If your fat cat catches a mouse, I will buy its cat food a year long. --> Eğer senin şişman kedin bir fare yakalarsa, bir yıl boyunca onun kedi mamasını ben alacağım.
If Serhat wins the competition, he will win a good prize. --> Eğer Serhat yarışmayı kazanırsa, iyi bir ödül kazanacak.
If there is no rain at the weekend, the match will not be cancelled. -->Eğer hafta sonu yağmur yağmazsa, maç iptal edilmeyecektir.
If you want to earn more salary, you will ask for a pay rise. -->Eğer daha çok maaş almak istiyorsan, maaşına zam isteyeceksin.
If I had a car, I could not go to work by bus. --> Eğer arabam olsaydı, işe otobüsle gitmezdim.
If I didn't have to study tomorrow, I would go to the theather. --> Eğer yarın ders çalışmak zorunda olmasaydım, tiyatroya gidebilirdim.
If I were rich, I would buy a car first. -->Eğer zengin olsaydım, ilk olarak bir araba alırdım.
If she had studied hard enough, she would have passed the examination. --> Eğer yeterince sıkı çalışsaydı, sınavı geçerdi.
If Ali hadn't driven so fast, he could have stopped immediately. --> Eğer Ali arabayı çok hızlı sürmeseydi, hemen durabilirdi.
If we had had more money, we would have furnish our home. --> Eğer daha çok paramız olsaydı, evimize mobilya alabilirdik.
We could have leaved from the meeting, if the the president hadn't been sit next to me. --> Toplantıyı terk edebilirdik, eğer başkan yanımda oturmasaydı.
If I didn't live in this building, I would not meet my wife. -->Eğer bu binada oturmasaydım, karımla tanışamayacaktım.
If he had got to sleep early, he wouldn't have been late for work. --> Eğer erken yatsaydı, işe geç kalmazdı.
If I hadn't gone to the expensive restaurant, I wouldn't pay for the high bill. --> Eğer o pahalı lokantaya gitmeseydim, yüksek faturayı ödemezdim.
If I had been able to study hard for final examinations, I would get high grades for every courses. --> Final sınavlarına sıkı çalışabilseydim, tüm derslerden yüksek notlar alabilecektim.
If I had that book in my home, I would give it you some. -->Eğer o kitap evimde olsaydı, onu sana verirdim.
You can succeed if and only if you work hard. --> Başarabilirsin, ancak ve ancak sıkı çalışırsan.
They treat her as if she was still a child. --> Onlar ona (kıza) sanki o (kız) çocukmuş gibi davranıyorlar.
If she were a bit more outgoing, she could find a boyfriend in parties. -->Eğer biraz sempatik olsaydı, partilerde bir erkek arkadaş bulabilirdi.
She is talking again as if she knows everything. --> O sanki herşeyi biliyormuş gibi konuşuyor.
They acted as if nothing had happened. --> Onlar hiçbir şey olmamış gibi davrandılar.
If we had a heating stove, the house would be warm. -->Eğer bir soba olsaydı, ev sıcak olurdu.
We have decided to play football on Sunday, even if it rains. --> Yağmur yağsa bile, Pazar günü futbol oynamaya karar verdik.
The wife won't forgive him even if her husband apologizes to the deception. --> Kocası ondan aldatma için özür dilese bile kadın onu affetmeyecek.
ne nerede | online deneme sınavı | deyimler sözlüğü | altın siteler | fitness ankara | komik videolar | yabancı dizi rehberi
yarış atı | ankara dans kursu | ingilizce tercümesi | tenis türkiye | üniversite hazırlık kursu | online öğretmenler | bilmek istiyorum
otel reklam | internet adresleri | sevgi kelimeleri | mutluluğun resmi | hangisidir | ne demek | tenis kursu ankara
hesaplı alışveriş | gidilmesi gereken yerler | mobilya imalatçıları | kahvaltı mekanları | alışveriş hayatı | telefon taksi | şeyin şeyleri
görülmesi gereken yerler | telefon uygulaması | anlamı nedir | eğitim klipleri | müzik listeleri | alışveriş center | bugün doğanlar
2008-2014 © BCBS Teknoloji - nerededir.com